Anket Çalışmalarıyla Bilim Yapmak
Sanırım çoğumuz arada sırada posta kutumuza gelen anket mesajlarına rastladık. Genellikle “…bölümünde tez/bitirme projesi yazıyorum, ekteki anketi hazırladım, doldurursanız iyi olur…” ifadeleri içeren Internet üzerinden doldurabileceğiniz ve az vaktinizi alacağı da belirtilen çalışmalar. Anket çalışmalarının, diğer bir ifadeyle algı ölçümü çalışmalarının bilimsel katkısını sorgulamak değil amacım, ancak anket hazırlamanın ve anket çalışmalarıyla bilim yapmanın da kuralları var.
Bir fotokopi kağıdı düşünelim, A4 boyutunda olanlarından. Boyutlarını biliyoruz, daha doğrusu paketinin üzerinde yazıyor, 21 cm x 29.7 cm. Biz bu kağıdın boyutlarının paketinin üzerinde yazan ölçülerde olup olmadığını bir araştırma sorusu olarak ele alıyor ve sorguluyoruz. Bu sorgulamayı boyutlarından emin olduğumuz başka bir A4 kağıt ile kıyaslama yaparak ya da doğru ölçtüğünden emin olduğumuz bir cetvelle yapabiliriz. Kağıdın gramajını ve özgül ağırlığını biliyorsak suyun içine atıp taşan su miktarından kağıt boyutlarını hesaplamak gibi başka farklı yöntemler de deneyebiliriz. Ben kolay olanı seçeceğim, bir cetvelle ölçeceğim, çalışma şu şekilde olabilir:
Yukarıdaki örnek basit olmasına rağmen sanırım belirli aşamaları hatırlamamızı sağladı. Peki ben anket çalışmalarına karşı neden eleştirel bakıyorum? Bilimsel çalışmalarda (burada daha çok sosyal bilimlerdeki çalışmalardan bahsediyorum) sıklıkla rastlanıldığı üzere doğru bir araştırma sorusu yok. Araştırma soruları es geçilerek doğrudan anket hazırlamaya geçiliyor. İki şekilde anket hazırlayabiliriz, (a) Halihazırda var olan bir ölçek kullanabiliriz veya (b) kendi ölçeğimizi kendimiz oluşturabiliriz. İlki nispeten daha kolay. Ancak ölçeksiz anket hazırlayamayız. Diğer bir deyişle masa başında hazırladığınız ölçeğin (anketin) istediğiniz özelliği doğru ölçtüğünü gösteren testler yapmalı, bu testlerin kabul edilebilirliği incelemeliyiz. Alt alta yazılmış sorular maalesef (ya da iyi ki) bir ölçek oluşturmuyorlar. Doğrudan ölçülebilecek özellikleri dolaylı ölçmemize gerek yok. Ancak algı çalışmaları bu yönde olabiliyor. Bir işletmenin performansı konusunda çalışma yaparken çeşitli parametrelere bakarak performans ölçmekle, çalışanlara “Şirketin performansı nasıl?” diye sormak arasında çok fark var ve ikincisinin neden yapıldığı konusunda tatmin olmuş değilim. Literatürde hangi analizin hangi tür veriyle yapılacağı gibi bazı ipuçları olsa da yenilik iyidir, farklı analiz yöntemlerini uygulamaya koymak da bilim adamının görevi.
Akademideki her bilim adamının her öğrencinin hatta her idari personelin hemen her türlü çalışmada “denek” olarak kullanılması ancak akademi açısından yorum yapılmasını sağlar ve bu da çalışmanın çok kısıtlı kalmasına yol açar. Bana anket gönderenlere “Ne olur artık bana ve öğrencilerime anket vermeyin” demek geçiyor içimden. Daha önceleri bu tür mesajlara sonuçlarından haberdar edilmek istiyorum diye cevap yazıyordum. Aradan geçen 15 yılda, hiçbir, evet, doldurduğum hiçbir anketin bilimsel sonuçlarını elde edemedim. Yayınlananlar arasında da maalesef (yukarıda bahsedilen) bazı problemler olduğunu görüyorum.
Farklı bulduğum anket çalışmalarından bir örnek vereyim, bir yazar farklı ölçeklerden aldığı soruları birleştirerek bir anket ortaya çıkarmıştı. Kendisine bu ölçekler ve içerdikleri sorular arasındaki ilişki düzeylerini sorduğumda yanıt alamamıştım. Yamalı bohça derler eskiler. Bence bu ilişkisel düzey ortaya çıkarılmadan farklı ölçeklerden bazı soruları alıp anket oluşturmak anlamlı değil.
Anket çalışmalarıyla bilim yapmak için çeşitli Bilimsel Araştırma Yöntemleri kaynaklarından destek almakta fayda olduğunu düşünüyorum.
hkilter.com by H. K. Ilter is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 International License
© 2020 H. K. Ilter